Bu durum, birçok ebeveynin karşılaştığı bir sorun. İlk adım, çocuğunuzun olumlu davranışlarını ödüllendirmek, olumsuz davranışlarını ise mümkün olduğunca görmezden gelmektir. Olumlu davranışların ilgi çektiğini öğrenen çocuk, bu davranışları daha sık sergiler.
Eğer “düşünme köşesi” yöntemini kullanıyorsanız, dikkat etmeniz gerekenler:
-Çocuk düşünme köşesindeyken eğlenmemeli (TV izlemek, oyuncak oynamak gibi).
-Time-out sırasında çocuğa tepki vermemeli (konuşmak, bakmak gibi).
-Süre bitiminde çocuğun uygun davranması sağlanmalı ve başlangıçtaki talimat (ör. ödev yap) mutlaka yerine getirilmelidir.
Bu adımları tutarlı şekilde uygularsanız, saygısızlık ve öfke nöbetleri azalacaktır. Eğer yine de sorun devam ederse, ebeveyn-çocuk etkileşim terapisi (PCIT) gibi yöntemler konusunda bir uzmandan destek alabilirsiniz.
Öncelikle, kızınızı ve kendinizi korumak için aileyle aranıza mesafe koymanız doğru bir adım. Bu, ona da sınır koymanın önemli bir şey olduğunu gösterir. Ancak bu kişiler aileniz olduğu için, onlarla karşılaşmaya devam etme ihtimaliniz var.
Aile üyelerine otizmin farklı görünümlerini açıklayan güvenilir kaynaklar paylaşabilirsiniz. Ayrıca, kızınızın tedavi ekibinden bir uzmanın, otizm hakkında bilgi veren bir konuşma ya da belge sunmasını isteyebilirsiniz. Bu, mesajın sizden değil, bir uzmandan gelmesini sağlayarak daha etkili olabilir.
Eğer aile bireyleri tutumlarını değiştirmezse, kızınızın özgüvenine ve duygusal sağlığına zarar verebilirler. Bu durumda, temasınızı sınırlamaya devam etmeniz gerekebilir. Kızınızla da bu konuda açık konuşmalar yaparak, haksız davranışlara karşı her zaman yanında olduğunuzu hissettirin.
Bu, otizm spektrumundaki çocukların ailelerinden sıkça gelen bir sorundur. Otizmli bireyler, genellikle kişisel alanı anlamakta ve hangi sosyal davranışların uygun olduğunu ayırt etmekte zorlanabilirler. Bu durum hem çocuğunuzun hem de başkalarının güvenliğini riske atabilir, ancak birkaç strateji yardımcı olabilir:
1.Davranışı Anlamak (A-B-C Yöntemi):
-A (Öncesi): Çocuğunuz dokunmadan hemen önce ne oluyor? Dikkat çekmek mi istiyor, heyecanını paylaşmak mı?
-B (Davranış): Dokunma davranışını gözlemleyin.
-C (Sonuç): Bu davranış nasıl bir sonuç doğuruyor?
Bu gözlemler, davranışın nedenini anlamanıza ve bir çözüm geliştirmeye başlamanıza yardımcı olabilir.
2.Yerine Koyma Davranışı Öğretmek:
Dokunma isteğini daha uygun bir davranışla değiştirin. Örneğin, yeni biriyle tanıştığında el sıkışmayı ya da "çak" yapmayı öğrenebilir. Böylece fiziksel temas isteğini sosyal olarak kabul edilebilir bir şekilde karşılamış olur.
3.Olumlu Davranışları Ödüllendirin:“,
-Güvenli eller” gibi bir kavram öğreterek ellerini yanlarında tutmayı teşvik edin.
-Pozitif geri bildirim verin: “Ellerini yanında tuttuğun için teşekkür ederim!” gibi.
4.Ödül Sistemi Kullanın:
Olumlu davranışları için puan veya yıldız kazanabileceği bir ödül sistemi oluşturun. Belirli bir süre sonunda bu puanları sevdiği bir ödülle değiştirebilir.
Eğer bu yöntemler yeterli olmazsa, bir uzman desteği alarak sosyal beceri eğitimi ya da davranışsal terapiye yönelmek faydalı olabilir. Unutmayın, bu süreci yönetirken yalnız değilsiniz.
Bu tür endişeler tüm ebeveynler için çok doğal, özellikle çocuğunuzun özel ihtiyaçları varsa. Ancak şunu bilmelisiniz ki, otizmin sebebiyle ilgili kesin bir bilgi yok ve bu durum sizin yanlış bir şey yaptığınız anlamına gelmez.
Şimdi yapabileceğiniz en iyi şey, çocuğunuzun güçlü yönlerini anlamak ve ona uygun destekler sunmaktır. Bir uzman ekibi tarafından yapılacak kapsamlı bir değerlendirme, çocuğunuzun nasıl öğrendiğini anlamanıza ve bireyselleştirilmiş bir gelişim planı oluşturmanıza yardımcı olabilir. Araştırmalar, erken müdahalenin çocuğun beyin gelişimini olumlu yönde etkilediğini göstermektedir.
Ayrıca, çocuğunuzun gelişim ihtiyaçlarına uygun en iyi terapi yöntemleri ve eğitim ortamlarını keşfetmek için uzmanlarla çalışabilirsiniz. Onun ihtiyaçlarına duyarlı ve gelişimine odaklanmış bir ebeveyn olmanız, onun potansiyeline ulaşmasında büyük bir fark yaratacaktır. Bu süreçte, sevginiz ve desteğiniz en önemli şeydir.
Uyku sorunları, otizmli çocuklarda sık karşılaşılan bir durumdur. Klonidin bazen uykuya dalmayı kolaylaştırabilir, ancak düzenli ve kesintisiz bir uyku sağlamayabilir. Bununla birlikte, otizmli bireylerin bazı durumlarda bizim düşündüğümüz kadar uzun süre uykuya ihtiyaç duymayabileceğini gösteren araştırmalar da vardır. Yani uyku düzeni farklılıkları otizmle ilgili fizyolojik bir durum olabilir.
Risperidon gibi antipsikotik ilaçlar ise genelde dürtüsellik veya saldırgan davranışları azaltmak için kullanılır. Bu tür ilaçların kombinasyonlarının, bir çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanı tarafından takip edilmesi önemlidir. Eğer bu şekilde bir uzman tarafından izlenmiyorsa, mutlaka bir değerlendirme yapılmasını öneririm.
Ancak, ilaç tedavisi tek başına yeterli olmayacaktır. Otizm tedavisinde davranışsal müdahaleler (ör. ABA terapisi), konuşma ve dil terapisi, sosyal beceri eğitimi, mesleki terapi ve fiziksel terapi gibi kapsamlı bir destek ekibine sahip olmak daha önemlidir. İlaçlar genellikle belirtileri hafifletmekte sınırlı bir etkiye sahiptir, ancak bu diğer terapiler, çocuğun temel beceriler kazanmasına ve potansiyeline ulaşmasına büyük katkı sağlar.
Eğer böyle bir destek ağına sahip değilseniz, öncelikli olarak bu tür bir ekip oluşturmayı düşünebilirsiniz. İlaç tedavisi ancak bu kapsamlı yaklaşımın bir parçası olduğunda daha etkili hale gelir.
Oğlunuzun karmaşık ihtiyaçları olduğunu anlıyorum ve bu sürecin sizin için zorlayıcı olabileceğini tahmin ediyorum. Ancak, bu kadar kapsamlı bir yaklaşım benimsediğiniz için tebrik ederim. Davranışsal terapi, ergoterapi ve konuşma terapisi gibi yöntemler, otizmli çocuklar için çok önemli.
Düşük işlevli otizmi olan çocuklar için genelde haftada 25-40 saatlik ABA tabanlı terapi önerilir. Haftada 2 saatlik terapi yeterli olmayabilir. Bu, yalnızca öğrenmek için değil, aynı zamanda öğrendiklerini farklı durumlarda tekrar edip pekiştirmek için gereklidir. Oğlunuzun bu tür bir programa erişimini değerlendirebilirsiniz.
Ayrıca, ilerlemenin bu tür durumlarda yavaş olduğunu bilmek önemlidir. Bir yıl, çok uzun gibi görünse de otizmli çocuklar için küçük kazanımlara odaklanmak çok değerlidir. Örneğin, renkleri adlandıramasa bile renklerle ilgili kelimeler kullanıyor mu? İki kelimelik cümleler kurmaya başladı mı? Bu küçük adımlar, daha büyük başarılara ulaşmak için önemli bir temeldir.
Tedavi planlarının ve hedeflerin net olması gerektiğini unutmayın. Terapistler ve doktorlarla düzenli olarak ilerlemeyi gözden geçirin ve gerekirse ikinci bir uzman görüşü alın.
Ayrıca, OSB'li çocuklara özel yapılandırılmış bir eğitim ortamı, oğlunuzun ihtiyaçlarına daha uygun olabilir.Unutmayın, her otizmli çocuk farklıdır ve ilerleme kişiye özeldir. Başka çocuklarla karşılaştırma yapmak yerine, oğlunuzun kendi bağlamında kaydettiği küçük ve büyük tüm başarıları kutlayın. Sabırlı olun; değişim yavaş olabilir, ancak tutarlı çaba ile mümkün olacaktır.
Nöroçeşitlilik (nörodiversite), bir çocuğun beyninin nörotipik çocuklardan farklı çalıştığını ifade eder. Öğrenme bozuklukları, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), otizm spektrumu veya duyusal işlemleme sorunları gibi durumları kapsar. Nöroçeşitliliğe sahip öğrenciler (nörodivers), genellikle benzersiz yeteneklere sahip olsa da, akademik ve sosyal anlamda başarılı olmaları için ek desteğe ihtiyaç duyarlar.
1.Davranış Desteği:Davranış sorunlarını önlemek için görsel materyaller, gevşeme egzersizleri, dinlenme alanları ve hareket molaları gibi yöntemler kullanılabilir. Çocuğun duygularını anlamak ve sakin bir şekilde alternatif yolları öğretmek faydalıdır.
2.Yürütücü İşlev Becerileri:Planlama, organize olma ve görev başlatma becerilerini desteklemek için kontrol listeleri, zamanlayıcılar, takvimler ve ödül sistemleri kullanılabilir.
3.Sosyal Beceri Desteği:Nöroçeşitliliğe sahip çocukların sosyal ipuçlarını anlamakta zorlanabileceği unutulmamalıdır. Sınıfta kabul edici bir ortam oluşturmak, sosyal etkinlikler ve mentorluk programları gibi destekler bu konuda yardımcı olabilir.
Velilere Öneri:Çocuğun güçlü ve zayıf yönlerini açıklayan bir "Beni Tanıyın" mektubu hazırlayıp öğretmenlerle paylaşmak, öğretmen-ebeveyn iş birliğini güçlendirerek çocuğa bireysel destek sağlanmasını kolaylaştırır.